İbrahim Çallı
İbrahim Çallı (1882–1960), Türk resim sanatının “Çallı Kuşağı” olarak bilinen dönemin önde gelen isimlerindendir. Paris’te Fernand Cormon’un atölyesinde akademik eğitim alarak, izlenimci teknikleri Türkiye’ye taşıdı . Sanayi‑i Nefise Mektebi’nden mezun olduktan sonra resmi savaş kayıtlarına, İstanbul manzaralarına, natürmortlara, portrelere ve göze çarpan nü çalışmalarına imza atmış; ayrıca 1919’da kurulan Türk Ressamlar Cemiyeti’nin de kurucularındandır .
Hayatı
İbrahim Çallı, 13 Temmuz 1882’de Denizli’nin Çal ilçesinde doğdu. 1906’da Şeker Ahmet Paşa’nın desteğiyle Sanayi‑i Nefise Mektebi’ne girerek resim eğitimi almaya başladı. 1910’da diplomasını başarıyla tamamladıktan sonra Paris’te École des Beaux‑Arts’ta Fernand Cormon’a öğrenci oldu . I. Dünya Savaşı’nda yurda dönüp, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nde uzun yıllar hocalık yaparak çok sayıda sanatçı yetiştirdi ve 22 Mayıs 1960’ta İstanbul’da hayata veda etti .
Sanatsal Kariyeri
İbrahim Çallı, resimlerine empresyonist bir dokunuş katarken klasik eğitimin izlerini de taşıdı. Erkek ve kadın figürlerinden oluşan nüleri, İstanbul manzaraları, natürmortları, savaş konulu resimleri ve etkileyici portreleriyle dikkat çekti .
Empresyonist Üslup ve Temalar
Güneşin ışık oyunlarını, hızlı fırça darbelerini ve açık paleti tercih etti. Osmanlı ve cumhuriyet dönemi yaşantısını natürmort, peyzaj ve portrelerle belgeledi. Ayrıca ilk çıplak figür çalışmalarını Türkiye’de başlatan sanatçılardandır .
Atatürk Portreleri ve Savaş Resimleri
1923 sonrası yapılan “Zeybekler”, “Mevleviler” ve Atatürk portreleri gibi eserler, Kurtuluş Savaşı sonrası Cumhuriyet ruhunu taşır. 1935 tarihli Atatürk portresi, realist tasviriyle büyük beğeni toplamıştır .
Katkıları
İbrahim Çallı, Türk resmine akademik-disiplin ve empresyonizmi harmanlayarak hem yöresel hem evrensel bir bakış kazandırdı. “Çallı Kuşağı”nı oluşturan sanatçılar içinde yer alarak yeni nesilleri yetiştirdi ve 1919’da kurulan Türk Ressamlar Cemiyeti ile sanat örgütlenmesine öncülük etti .
İbrahim Çallı, akademik disipline bağlı kalarak empresyonist renk ve doku anlayışını Türk resmine taşıyan, hem ressam hem öğretmen kimliğiyle Cumhuriyet dönemi sanatının şekillenmesine katkı veren öncü bir sanatçıdır.